TANIMA VE TENFİZ NEDİR
hilalsiteyonetici912024-03-25T11:18:29+00:00TANIMA VE TENFİZ NEDİR?
Tanıma ve tenfiz, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un düzenlediği kavramlardır. Esasen, yabancı mahkeme kararlarının Türk hukuku tarafından kabul edilmesini ve Türkiye’de icra edilmesini sağlarlar. Yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de uygulanabilmesi için tanıma ve tenfiz usulünün tamamlanması gerekmektedir. Boşanma davaları için istisna olmak üzere, 2017’den itibaren idari makamlar da tanıma tenfiz için yetkilendirilmiştir.
Tanıma kararı, yabancı bir mahkemenin verdiği hükmün yabancı bir ülkede de kabul edilebilirliğini sağlayan prosedürdür. Yabancı mahkeme kararlarının kesin hüküm kuvvetini göz önünde bulundurur ve icra kabiliyetinden bağımsızdır.
Tenfiz kararı ise, yabancı bir mahkemenin verdiği hükmün yabancı bir ülkede de icra edilebilir olmasını sağlayan prosedürdür. Yabancı mahkeme kararlarının icra edilebilirlik kabiliyetini göz önünde bulundurur.
Mahkeme kararları, kesin hüküm kuvveti ve icra edilebilirlik olmak üzere iki sonuç doğurur. İnşai kararlar ve tespit kararları kesin hüküm kuvvetine sahip olmasına rağmen icra kabiliyeti bulunmaz. Eda kararları ise hem kesin hüküm kuvvetine sahip hem de icra edilebilirdir. Yabancı mahkeme tarafından verilen eda kararlarının cebren icra edilebilmesi için tenfiz edilmesi gerekmektedir.
Yabancı mahkeme kararlarının tanınması veya tenfizi için belirli ön koşullar vardır. Bunlar arasında, kararın yabancı bir devlet mahkemesi tarafından verilmiş olması gerekliliği vardır. Kararın bir mahkeme kararı olup olmadığı, kararın verildiği ülkenin hukukuna göre belirlenir.
Öte yandan, yabancı idari makamlar tarafından verilen kararlar, uluslararası mahkemeler tarafından verilen kararlar veya hakem kararları tanınma ve tenfize konu olamaz. Ayrıca, ara kararlar, geçici kararlar, sulh kararları veya iflas kararları gibi ilam niteliği taşımayan kararlar da tanınma ve tenfize konu yapılamaz.
Tanınması veya tenfizi istenen kararın özel hukuk ilişkilerinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkla ilgili olması gereklidir. Yani, idari kararlar veya patent hukuku gibi konularla ilgili kararlar tanınma ve tenfize uygun değildir.
Kararın kesinleşmiş olması da önemlidir. Geçici nitelikteki tedbir kararları veya haciz kararları tanınma ve tenfize uygun değildir. Kararın kesinleşip kesinleşmediği, kararın verildiği ülkenin hukukuna göre belirlenir.
Bu nedenle, davacı tarafından kesinleşme belgesi veya kesinleşme şerhi gibi belgelerin sunulması gereklidir.
TANIMA BİR TENFİZ NASIL YAPILIR?
Birincisi, yabancı mahkeme kararlarının tenfizi usulüne uygun şekilde açılacak bir dava ile istenebilir. Bu durumda, tenfiz davası açmak için dava dilekçesi, tevzi bürosu veya tevzi işiyle görevlendirilen yazı işleri personeline teslim edilmelidir. Dava dilekçesi, harç ve gider avansı tahsil edildikten sonra tevzi edilir ve tevzi formunun bir örneği başvuru sahibine verilir. Tevzi işlemi tamamlandığında, dosya hangi mahkemeye gönderildiyse o mahkemenin esas kaydından numara alınır ve sistem tarafından aynı anda tevzi formu düzenlenir.
İkincisi, yabancı mahkeme kararlarının tenfizi usulüne uygun şekilde açılacak olan karşı davada istenebilir. Karşı dava, asıl davada sunulan cevap dilekçesiyle açılır. Karşı davanın açılması, asıl davanın açılması ve halen görülmekte olmasına bağlıdır. Karşı davada ileri sürülecek tenfiz talebi ile asıl dava arasında bağlantı bulunması gerekmektedir.
Üçüncüsü, yabancı ülke adli veya idari makamları tarafından evliliğin butlanı, boşanma, evliliğin iptaline ilişkin olarak verilen kararlar, tanıma davası açılmaksızın nüfus kütüğüne tescil edilebilir.
Yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi konusunda daha fazla bilgi için, ilgili ülkenin yasalarına, uluslararası anlaşmalara ve yerel mahkemelerin uygulamalarına başvurmak gerekir. Bunun yanı sıra Türkiye’deki boşanma prosedürlerinden biri olan “Anlaşmalı Boşanma” ile ilgili makalemizi de okuyabilirsiniz.
TANIMA VE TENFİZ İÇİN GEREKLİ BELGELER NELERDİR?
Tanıma ve tenfiz davası için gereken belgeler, MÖHUK madde 53’te belirtilmiştir. Bu belgeler, dava dilekçesi ile birlikte davacı tarafından sunulur ve mahkeme tarafından temin edilmesi zorunlu değildir.
Tanıma ve tenfiz davası için dava dilekçesine eklenmesi gereken belgeler şunlardır: Yabancı mahkeme kararının onaylanmış aslı veya onaylanmış bir örneği, kararın kesinleştiğini gösteren bir yazı veya belge. HMK madde 114/f.2 uyarınca, bu belgelerin dava dilekçesine eklenmesi dava şartı niteliğindedir. Bu nedenle, bu belgelerin eksik olması halinde dava şartı eksikliği söz konusu olur.
Mahkeme, belgelerin eksik olması durumunda davacıya kesin bir süre vererek belgelerin tamamlanmasını talep edebilir. Ayrıca, belgelerin eksikliği davanın herhangi bir aşamasında dile getirilebilir.
TANIMA VE TENFİZ NEDEN GEREKLİDİR? BOŞANMA İLE NE BAĞLANTISI VARDIR?
Yabancı bir mahkemenin verdiği boşanma kararının Türkiye’de hüküm doğurabilmesi için, yerel mahkeme tarafından tanınması gerekmektedir. Eğer karar sadece boşanmaya ilişkin ise, tenfiz işlemi gerekli olmayacaktır. Ancak, kararda velayet ve nafaka gibi hususlar da var ise, bu durumda tanıma ve tenfiz işlemleri gereklidir.
Tanıma ve tenfiz işlemleri neden gereklidir diye sorulduğunda, cevap oldukça basittir. Yabancı mahkemenin verdiği kararın Türkiye’de hüküm doğurabilmesi için, yerel mahkeme tarafından tanınması gerekmektedir. Tanıma işlemi, yabancı mahkemenin verdiği kararın Türkiye’deki mahkemelerce kabul edildiğini gösterirken, tenfiz işlemi ise kararın Türkiye’deki icra işlemleri için gereklidir.
Boşanma davalarında tanıma davası, diğer eşe karşı açılmaktadır. Bu nedenle, diğer eşin tebligat adresinin bilinmesi gereklidir. Tebligatların diğer eşe ulaşabilmesi için, dava dilekçesi ve hükmün kesinleşmesine ilişkin tebligatın diğer eşe de tebliğ edilmesi zaruridir.
Tanıma davalarında en sık karşılaşılan sorun, karşı tarafın adresinin bilinmemesi nedeniyle tebligatların yapılamamasıdır. Bu nedenle, yabancı mahkemede verilen boşanma kararının hemen ardından tanıma davasının açılması ve diğer eşle iletişim kurulması, dava sürecini hızlandıracaktır.
Tanıma davasında, hem davacının hem de davalının avukatla temsil edilmesi, dava süresini oldukça kısaltmaktadır. Bu nedenle, dava açılırken, karşı tarafa durum izah edilmeli ve Türkiye’de 2 avukata vekalet verilmesi önerilmektedir.
Ayrıca “FİKRİ MÜLKİYET HAKLARINA İLİŞKİN YABANCI MAHKEME KARARLARININ TENFİZİ” hakkında bilgi edinmek için lütfen okuyunuz.